Makale
15 TemmuzÂ’u DoÄŸru TeÅŸhis Edebilmek
Darbeyi kim yaptı?
Benim kanaatim odur ki; 15 Temmuz bir FETÖ Darbesi deÄŸildir. Çünkü FETÖ’nün böyle devasa bir darbeyi yapmaya yetecek ne gücü, ne aklı, ne de cesareti vardır.
FETÖ korkak bir yapıdır. Firavunvari güçlü birinin/birilerinin desteğini almadan değil darbe yapmak kürsüye çıkıp haykırmaya bile cesaret edemez.
FETÖ bu darbenin taşeronlarından biridir.
O zaman bu darbeyi kim yaptı?
YaÅŸanan geliÅŸmelere baktığımızda ve taÅŸları yerine koyduÄŸumuzda, tüm oklar AB ve ABD’nin başını çektiÄŸi NATO’yu gösteriyor.
NATO’nun perde arkasında organize ettiÄŸi; FETÖ’nün ana taÅŸeronluÄŸunda bir kısım Ulusalcı, Kemalist ve ErdoÄŸan karşıtı kiÅŸinin de desteÄŸiyle yapılan bir darbe gördük.
Amaç; hızla Batıdan uzaklaÅŸan Türkiye’yi eski konumuna geri döndürmek ve Batı/NATO karşıtı kiÅŸi ve yapıları silah zoruyla ülke yönetiminden alaÅŸağı etmekti.
Son dönemde, OrtadoÄŸu’da sıkça Batının çıkarlarını tehdit eden Türkiye’yi kendi iç sorunlarıyla boÄŸmak istemelerini de unutmamak lazım.
Darbeyi sadece FETÖ’ye mal ettiÄŸimizde yarın FETÖ temizlense bile darbenin asıl mimarları, baÅŸka piyon/taÅŸeron bulup emellerine ulaÅŸmaya çalışacaklardır.
Darbenin başarısız olmasının sebepleri:
Derin Devletin bu darbeye destek vermemesi/karşı durması ve en önemlisi halkın sokaklara inip tankların karşısına dikilmesi bu darbeyi başarısız kıldı.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın dik duruÅŸu ve halkı meydanlara çağırması direniÅŸin en önemli etkenlerindendir.
Burada milletin duruşuna ayrı bir paragraf açmak lazım:
Tankların karşısına dikilmek, havada uçuşan mermilere rağmen darbecilerin üzerine yürümek büyük bir övgüyü ve takdiri hak ediyor.
Tabii ki medyanın katkısını da unutmamak lazım; çoÄŸu TV’nin darbe karşıtı duruÅŸu, milletin direniÅŸini canlı yayınlamaları direnenlere cesaret, darbecilere de korku ve ümitsizlik verdi.
Darbenin insanların daha sokaklarda olduğu erken saatte olması direnen insanlar için büyük avantaj oldu.
Hakkaniyetle mücadele etmek
Böylesi aşağılık bir işe girişenlerin hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmaları adaletin gereğidir. Bu bağlamda FETÖ ile mücadele doğru bir karardır.
Lakin FETÖ basit bir terör örgütü değil; dini ve insani duygularla kamufle edilmiş art niyetli bir yapıdır. Bu nedenle bu camiaya yönelmiş/gönül vermiş insanların büyük çoğunluğu tamamen iyi niyetle bu yapıya hizmet ettiler.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın orijinal tespitiyle; “tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet içinde olan” piramit ÅŸeklinde bir yapıydı.
Bir yıllık süreçte gelinen noktaya baktığımızda:
İhanet içindeki piramidin tepesi neredeyse tamamı firar etti; yurtdışında keyif çatıyor. Ticaretle/Makamla/İhaleyle uğraşan orta kesimin iktidara yakın olanları davalardan sıvışma çabasında, diğer bir kısmı içerde. İşin ibadet kısmıyla ilgilenen ve yapının büyük kütlesini oluşturan kesim ise FETÖ soruşturmalarında en büyük darbeyi aldı. Memurların büyük kısmı KHK ile görevden uzaklaştırıldı.
Darbeyi savunan ve fırsat bulduklarında kaldıkları yerden devam etmekten çekinmeyecek tiplerin adalete havale edilmeleri doğru bir karar. Ama darbe gecesi benimle meydanlarda olup bugün görevden ihraç edilenleri biliyorum.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, FETÖ için “Kandırıldım, milletim beni affetsin diyor”.
Kabul; insandır, kandırılabilir. Elinde devletin tüm istihbarat birimleri ve imkânları olduğu halde kendisi kandırılabiliyorsa, sıradan bir vatandaş nasıl kandırılmasın?
Mahkemelerde “FETÖ’ye destek verdim ama böyle hain olduklarını bilmiyordum, piÅŸmanım, beni affedin…” diye ifade verip serbest bırakılanı duydunuz mu?
Buradaki kastım, ErdoÄŸan’ı suçlamak ve ceza verilmesini talep etmek deÄŸil; siyasilere tanınan tolerans ve hoÅŸgörünün alttaki insanlara tanınmasıdır.
Bizim adalet anlayışımızda “bir gemide 9 suçlu 1 masum varsa o 1 masum zarar görmesin diye gemi batırılmazdı”. Lakin bugün bu anlayış, 10 kiÅŸilik gemide bir suçlu varsa o suçlu kaçmasın diye 9 masuma zarar verecek seviyeye geldi.
Kabul ediyorum, münafık bir yapıyla mücadele ediliyor; her fırsatta yalan söyleyen her türlü hileye başvuran bir yapıyla mücadele kolay değil. İyi niyetlilerle art niyetlilerin iç içe geçtiği/seçilemediği bir ortam var. Haliyle bu mücadelede masumlar da zarar görüyor.
Ama bu zararı minimuma indirmek için en basitinden illerde, devlet birimleri ve STK’lardan temsilcilerin de olduÄŸu bir komisyon kurulabilirdi. Aradan bir yıl geçtikten sonra baskılar sonucu Ankara’da bir komisyon kuruldu. Ä°nÅŸaallah “daÄŸ fare doÄŸurmaz”.
FETÖ ile mücadele Demokles’in Kılıcına dönüşmemeli.
Mevcut OHAL ve KHK’ler toplumda bir stres oluÅŸturmuÅŸ. Ä°nsanlar siyasileri, bürokrasiyi eleÅŸtirmeye korkuyor.
Bu ülkede üniversite okumuÅŸ veya ticaret yapmış her iki kiÅŸiden biri mutlaka bir ÅŸekilde Gülen Cemaati ile iliÅŸkisi olmuÅŸtur. Bu yüzden henüz soruÅŸturma geçirmemiÅŸ büyük bir kitle “acaba beni de alırlar mı?” endiÅŸesi taşıyor.
KiÅŸiliksiz ve art niyetliler bunu fırsat bilip kendilerine rakip gördükleri veya husumet besledikleri kiÅŸileri “FETÖ’cü” diye ÅŸikâyet edebiliyorlar.
Kabul edelim ki etrafı iyi görenler “adil yargılanmaya” şüpheyle bakıyor.
Siyasilerin kendilerine eleÅŸtiri yöneltenleri “FETÖ’cü” diye yaftalamaları ne yazık ki sık yaÅŸadığımız bir durum.
Bu ülkenin güvene ve huzura ihtiyacı var.
SindirilmiÅŸ, düşüncesini beyan etmekten korkan toplumun kimseye faydası olmaz. Bu durum ümitsizliÄŸi, ümitsizlik “bana ne lazımcılığı” getirir. Sonuçta devlet ve millet arasında büyük bir uçurumun olduÄŸu yozlaÅŸmış bir ülke çıkar ortaya.
FETÖ Hareketini ve ruh halini iyi anlamak
Okumamış insanların Gülen’e kanmalarını, onun bir Mehdi olduÄŸuna, her gece Peygamberlerle istiÅŸare ettiÄŸine inanmalarını anlayabiliyorum. Ama general olmuÅŸ, rektör olmuÅŸ, vali veya emniyet müdürü olmuÅŸ birilerinin buna kanmalarını havsalam almıyor.
Nasıl oluyor da Gülen gibi bir meczup milyonlar olarak ifade edebileceğimiz bir kitleyi yönlendirebiliyor?
Bugün belki en çok konuşmamız gereken ama neredeyse hiç kimsenin değinmediği bir konudur bu.
Burada Gülencileri değil Müslüman camiaların kanaat önderlerini suçluyorum.
Ne acıdır ki Gülen dışında kalan ve bugün akıl hastanelerinde tedavi görmesi gereken birçok hasta kiÅŸilikli insan hala ülkemizde dine/Ä°slam’a yön vermeye çalışıyor.
Ä°slami camiaların, Gülen’in yaptıklarından ders çıkarması gerekirken maalesef önemli bir kesim Gülen’in boÅŸalttığı yeri doldurma derdinde.
Gidişattan ders alınmazsa yarın farklı Gülen tiplerini görmemiz uzak bir ihtimal değil.
Aklı başında her Müslüman’ın, liderin sorgulanmamasına, Kuran ile bağın aracı kiÅŸi ve eserlerle kesilmesine itiraz etmesi gerekir. Yoksa üniversiteler bitirmek, yüksek makamlara gelmek insanın kör olmasını engellemiyor.
Darbenin püskürtülmesini iyi anlamak ve hamasetten uzak durmak
Bu darbenin geri püskürtülmesinin ne kadar önemli bir iş olduğunu zaman ilerledikçe daha iyi anlaşılacaktır.
Dünyanın birçok yerinde darbeler oldu ve olmaya devam edecek. Ama inanıyorum ki nerede olursa olsun darbeye kalkışacak olanlar mutlaka Türkiye’deki “sivil halk direniÅŸini” hatırlayıp kendilerine karşı benzeri bir hareketin olmaması için dua edeceklerdir.
Defalarca darbe görmüş ve 15 Temmuza kadar hiçbiri için tek çakıl taşı bile atmamış/atamamış bu millet, artık bu saatten sonra olacak herhangi bir darbeye kolay kolay geçit vermeyeceği aşikârdır.
15 Temmuz darbesi baÅŸarılı olsaydı sadece Türkiye’yi deÄŸil, diÄŸer Ä°slam coÄŸrafyalarını da büyük bir karanlığa/kaosa sürükleyecekti.
Darbeye karşı bu millet direnirken; OrtadoÄŸu’da, Balkanlar’da, Afrika’da, UzakdoÄŸu’da toplanan ve dualarıyla bize destek veren milyonların duruÅŸu, bu darbenin nerelere kadar uzanacağını gösteriyordu aslında.
Bu nedenle darbe karşıtı duruşun iyi anlaşılması, desteklenmesi ve bu ruhun sonraki kuşaklara aktarılması büyük önem arz ediyor.
Lakin bir şeyi önemsemek ayrı bir şey, putlaştırmak apayrı bir şeydir.
Direnişin kilit isimlerinin, mekânlarının direnişle sembolleşmesi gayet normaldir ama bunları putlaştırmaya başladığımız an direnişi kaybettiğimiz an olacaktır.
Darbenin yıldönümündeki coşku ümit vericiydi. Bazı yerlerde gördüğüm/duyduğum hamasi söylemler beni korkuttu.
En büyük eksiğimiz; hep beşere bakıyoruz. İşin İlahi boyutunu unutuveriyoruz:
Allah, darbecileri ÅŸaşırtmasaydı veya ellerini ayaklarını birbirine dolandırmasaydı; darbe sabaha doÄŸru3-4’te olsaydı acaba bugün bir direniÅŸten bahsedebilir miydik?
Ya da CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın uçağı düşürülseydi, BaÅŸbakan ve Bakanlar tutuklansaydı kim ne kadar sokaÄŸa çıkardı..?
Onlar bir tuzak kurdu, Allah da bir tuzak kurdu ve onların tuzağını boşa çevirdi.
Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Sizi bilmem ama ben öyle inanıyorum ki bu ilahi yardımda, Suriyeli ve Iraklı muhacirlere Ensarlık yapmamızın payı büyüktür.
Bu yüzden Allah’tan gafil olmamak, şükretmek ve O’na yönelmek lazım…
Henüz yorum yapılmamış.